6.03.2012

Mustafa Topaloğlu Dominik'te


Mart ayında Dominik Cumhuriyeti’nde başlayacak yeni Survivor’ın en merak edilen yarışmacısı Mustafa Topaloğlu’yla buluştuk. Bakalım Survivor’ın yeni Nihat Doğan’ı mı olacak yoksa bambaşka bir çılgınla mı tanışacak ada?


Mustafa Topaloğlu, nam-ı diğer uzaylı... Evet Dominik Cumhuriyeti’nde bu kez “uzaylı” var ama Mustafa Bey’e göre 1 değil 16 uzaylı... Anlayacağınız Topaloğlu adının önüne yapıştırılan uzaylı meselesine açıklık getirdi, sevimli itiraflarda bulundu. Tabii ana konumuz Survivor. Gerçi “Adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız üç şey ne olur” sorusuna “ben iki şey götürürüm” diyerek koltuktan düşmeme sebep olsa da içindeki iyi insanla tanıştırdı beni. Röportaj sırasında yanına yaklaşan bir gencin “Ağabey ben bir kere köprü gişesinde kalmıştım. Arkadaki otomobilden inip bana KGS’ni verip para da almadın” demesi de kaderin cilvesi olsa gerek. Buluştuğumuz restoranda karides yiyerek ada hayatına sıkı adapte olma sinyali veren çılgın uzaylı bizi ekran karşısına kitleyecek gibi görünüyor.

Acun Ilıcalı arayıp ne dedi size?

Tesadüfe bak onunla da bu restoranda buluştuk. Acun kıramıyacağım bir insandı, küçükken bile farklı konularla gelirdi, o zaman da kıramazdım. Toplum beni orada görmek istedi. Twitterda falan insanlar yazmış, bunu da anlamış değilim. Seda Sayan’ın programına katılmıştım, “Orada görmek istediğim tek insan sensin” dedi. Ama bayağı bir düşündüm tabii.

Acaba yeni Nihat Doğan mı dedi halk?

Yaşadığımız bir dünya var bir de herkesin kendi dünyası var. Bilemeyiz ki neler olacak, ben de bilmiyorum. Nerede, ne zaman ne olur hesap yapmıyorum, kurgulamıyorum hayatı.

Acun bu zamana kadar yapılan en zor Survivor olacak diyor.

Hayatı dikkate alırım ciddiye almam.

Peki en çok neden korkuyorsunuz?

Yanlış anlaşılmaktan... Sonra açlık. Sivrisinekten korkarım; o hayvanlar pek akıllı değil, akıllı olsa beni ısırmaz.

Karanlıktan da korkarmışsınız...

Kim söyledi! Görevim aydınlatma olduğu için pek sevmem diyelim.

Adada balık tutmak bir dert, var mı yeteneğiniz?

Balık tutmasını da yüzmesini de bilmem. Aslında çok iyi bir yüzücüydüm ama küçükken boğulma tehlikesi geçirdim, atamıyorum onu. Ama balık benim elime gelecek adada, ben balığı tutmayacağım. Elimle balık yakalarım boğulmayacak bir yerdeyse. Küçükken yapardık köyde. Ağaca tırmanırım maymun gibi. Bir de tabiatla konuşurum. Balıklarla, ağaçlarla...

ACUN’A BENİ GÖNDERME İŞİNDEN MUAF TUT DEDİM

En yaşlı sizsiniz zorlar mı bu durum? Zeynep Tunuslu iki günde pes etmişti.

Yaş problem değil, kondüsyonum iyidir ama mizacıma ters gelen hiçbir şeyi yapmam. Kazanmak için gitmiyorum, merakımdan gidiyorum.

Kimle en iyi anlaşırsınız, kimle kavga edersiniz?

Alp’i çok severim. Arkadaşlığımız var, birlikte iki filmde oynadık. Nez’i de severim. Sibel Tüzün’le de filmde oynamıştım, iyi insandır. Doğuş’u pek tanımıyorum. Orada kiminle ne yaşayacağım bilmem.

Eşiniz Alp Kırşan’a emanet etmiş sizi.

Alp benim küçük versiyonum, iyi bir uzaylı. Ben bazen yarışmacı, bazen antrenör, bazen hakim, bazen savcı, bazen fikir üreten ağabey olacağım. Oradan sevgi taşıyan kardeşlerimi elemek zor olacak ama. Acun’dan rica edeceğim, gönderme işinden beni muaf tutsun. Yapamam. Sen şimdi orayı sevmişsen sana git diyemem. İmkanı yok! Bunlar kendi aralarında göndersinler.

Çapkın biri olarak biliniyorsunuz, orada da dört güzel kadın var. Ne olacak?

Hiç çapkın değilim, bir şey olmayacak. İnsanların kafasına böyle bir yazılım verdiler ama tam tersiyim.

Hem resmi nikahlı hem de imam nikahlı eşiniz var. Normal böyle düşünmeleri.

O da bir yazılım. Hayatım ikisiyle de devam ediyor.

Kızmıyorlar mı?

Kim kızacak? Herkes bunun bir yazılım olduğunun bilincinde. Biri sorumluluğum diğeri birlikte yaşadığım.

KUTU

Kader yok, uzaylı var

Uzaylılardan yardım isteyecek misiniz?

Gelirler, yalnız bırakmazlar. Balık atarlar mesela. Yaratıcı güce inanıyorum ben.

Gerçekten inanıyor musunuz buna yoksa espri mi yapıyorsunuz?

Hiç yalnız bırakmadıklar ki. Siz de görüyorsunuz onları.

Ben hiç görmedim vallahi!

Şimdi görüyorsun işte birini. Cinleri, şeytanları başka bir varlık sanıyorsunuz, ne geliyorsa başımıza bundan geliyor. Falcılar falan da hikaye. Rahatsız insanların zayıflığını kullanıyorlar. Muska yazayım olsun, yok öyle şey.

O zaman kadere de inanmıyorsunuz.

Kader yok yazılım var. Her şeyi isteyemezsin. Sen ona layık mısın bakalım? Bunu bilirsen boşuna üzülmezsin. Ama altıncı hissim zaman zaman kuvvetlidir. Işık karanlıkta yandığında anlaşılır ama aydınlıkta da fark etsek daha iyi olmaz mı? Benim ülkemin de sorunu bu. Birbirimizi göremiyoruz. Bizi aydınlatanlara sallıyoruz ne acı.

1986’da ne gördünüz de uzaylıyım dediniz?

Ben aslında hepimizin uzaylı olduğunu anlatmaya çalıştım ama kimse anlamadı. Hepimiz uzay boşluğundayız. Onlar da bize bir ad takmıştır. İlk ben söylediğim için lakabım uzaylı kaldı. Basın geyik muhabbetiyle gelince ben de karacayla cevap verdim. Benim hangi dalgalardan geçtiğimi bilmez onlar. Dalgama kapılırlar ancak.

KUTU

Beş gün uyumadan durabilirim

Karadeniz agresifliği varmış sizde, birden parlarmışsınız.

Sevdiklerime yaparım arada. Ama içinde her zaman beyazlık vardır. Yaşadıklarımı anlatsam dünyanın en sabırlı adamı ödülü verirsin.

Mesela?

Allah korkusu olmayan adama paranı teslim etme. 50 milyon dolar kaybettim ben Prestij müzik işinde. Rahmetli kardeşim hatasını anlayınca stres yaptı. O iyi bir insandı etrafındakiler kötüydü. Ders aldım bu işten. Ama hayallerimi hiç bir şey yıkamadı.

Kim delikanlıdır sizin piyasada?

İzzet Atınmeşe ve Kamil Sönmez...İkisine de yıldızlı on, ikisi de insandır, delikanlıdır.

Hayatınızın dönüm noktası “Oy Oy Emine” türküsü mü oldu?

Yok ondan önce de dönüp duruyordum. Onunla başka yöne döndüm. Ortaokulda Mevlana’yı ziyarete gittim, bu adam niye dönmüş diye. Mutluluktan dönmüş onu buldum. O zamandan beri ben de hep mutlu mutlu dönerim.

Siz de Erol Köse’nin gazabına uğrayanlardansınız.

O içinde mutluluk aramıyor işte. O yüzden çevresine mutsuzluk veriyor. Elimden geldiğince yardımcı olurum onun gibilere ama bir yere kadar.

Yumruk atan Pascal örneği yaşanmaz yani adada.

Bağırırım çağırırım, kedi gibi tırmalama durumu olabilir ama insana vurulmaz.

Bazen üç gün uyumazmışsınız.

Bazen beş gün uyumam. Her yede olmam lazım, uyursam birbirine girer. Ama 5. gün düşecek gibi olurum. Bir gün konser var Antalya’da, sehpaya tutunarak şarkı söyledim. Unutup sehpayı bırakmışım. Düşmedim ama kötü oldum. Sonra 6-7 saat daha uyumadım o psikolojiyle. Bir de saatsiz kalkabiliyorum.

Adada bu işinize yarar.

Tabii... İçeriye bildiririm direk.

Adada yalnız kaldığınızda düşünme fırsatınız olacak, pişmanlıklar falan. Gerçi asrın esprisiydi ama mesela Bülent Ersoy için “çok iyi yerlere gelirdi ama önünü kestiler” dediğinize pişman olur musunuz?

Hiç bir şey için pişmanlık duymuyorum. O espriydi anlayamadılar ki!

KUTU

Adada beste yaparım

“Gerizekalı sevgilim” diye bir şarkınız var ya, nasıl bir ruh haliyle yazdını onu?

Anlaşılamamazlığın tepkisi. Kendimi düşünerek yazmadım ama.

Adada çıkar mı böyle ilginç şarkılar?

Müzik aletlerimi götürmeme izin verirlerse yaparım. Piyano olmaz da bağlama, kaval falan götürebilirim.

Başka neler çalabiliyorsunuz?

Açken yumurta çalabilirim adada.

Ben de bu geyik muhabbetinin üzerine ıssız adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şeyi sorarım!

Bıçak ve kibrit...

Üçüncü?

Gerek yok.

KUTU

Akreple iletişime geçtim, sokmadan gitti

Nasıl bir çocuktunuz?

Çok iyiliksever bir çocuktum. Söylenmeden yapardım her şeyi. İki tane ablam var bilirler. Hayvanlarla aram iyiydi. Çocukken Sakarya Karasu’da ormanlarda kalırdık. Her türlü hayvanla birlikte uyurduk geceleri; domuz, ayı, çakal, kurt... Hayvanlar benim arkadaşım. Akrep gelmişti bir keresinde ayağımın ucuna. “Durun vurmayın” dedim, hayvanla iletişime geçtim, geri geri gitti. Adada hayvan öldürürlerse bakamam vallahi.

Ablalarınız korktu mu adaya gidiyorsunuz diye?

Bizim ailede korku yoktur sevgi vardır. Sevgisizlik korku getirir.

Dünyadan koptuğunuz anlar oluyormuş, eşinizden aldık tüyoyu.

Kapatıp gözlerimi düşünürüm zaman zaman, kimseye cevap da vermem. Adada doğasal çok enteresan şeyler olabilir. Hakkımda biri kötü konuşursa başına bir şey gelebilir. Eşimin başına geldi. Bir gün tartışmıştık. Kızıp dışarı çıktı. Bir kuş sürüsü geldi kafasına, ödü koptu. Üç beş değil sürü! Arkadaşım Ahmet Şimşek, Gökhan Güney tanıktır, onlar da benzeri şeyler yaşadı.